SİİRT TARİHİ IŞIĞINDA KÜRTLER VE DİL MESELESİ
Gazeteci Gözüyle Detaylı Değerlendirme – Ömer Atalay'ın 1946 Baskılı "Siirt Tarihi" Eseri Üzerinden
---Kaynak Eser
1946 yılında İstanbul Çeltut Matbaası'nda basılan ve Siirt Müftüsü Ömer Atalay tarafından yazılan "Siirt Tarihi" adlı eser, dönemin devlet ideolojisini yansıtan, dil ve kimlik konularına dair dikkat çeken görüşler içermektedir.
---Tarihsel Arka Plan ve Ana Temalar
Kitabın ilgili bölümlerinde, Siirt ve çevresinde Arap ve Türk dillerinin etkisiyle karışık bir dil yapısının ortaya çıktığı savunulmaktadır.
Eserde Kürtçenin, Türkçenin bir lehçesi olduğu ve Kürtlerin esasen Türk kökenli olduğu iddia edilmektedir. Bu görüşler günümüz bilimsel literatürüyle çelişmektedir.
---Kelime Listelerine Eleştirel Yaklaşım
Kitabın 19. ve 21. sayfalarında yer alan "Türkçe" kelimeler listesinde, Arapça ve Farsça kökenli çok sayıda kelimenin bulunduğu görülmektedir.
Örnek olarak:
Kanara (mezbaha), Şeref, Zindan, Cezaevi, Zengin, Miskin gibi kelimeler Arapça veya Farsçadır.
"Here" (git) ve "Vere" (gel) gibi açıkça Kürtçeye ait olan fiiller bile Türkçe gösterilmiştir.
Bu yönüyle, eserdeki listelerin taraflı ve bilimsel gerçeklikten uzak olduğu anlaşılmaktadır.
---Modern Akademik Görüşler
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi'nden Prof. Dr. Atilla Batur gibi akademisyenler, kitabın diliyle ilgili iddialarının ideolojik temelli olduğunu, dilbilimsel bir geçerlilik taşımadığını belirtmektedir.
Bugün kabul gören bilimsel gerçekler şunlardır:
Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesine; Türkçe ise Ural-Altay dil ailesine mensuptur.
Kürtçenin Kurmancî, Soranî, Zazakî gibi lehçeleri vardır.
Ahmed-i Hânî, Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran gibi yüzlerce Kürt şair ve müellif, Kürtçe eserler vermiştir.
Bu eserlerin varlığı, Kürtçenin köklü ve bağımsız bir dil olduğunu göstermektedir.
---Osmanlı'daki Millet Anlayışı Üzerinden Değerlendirme
Osmanlı'da millet kavramı etnik değil, dini temellidir. Müslüman olan herkes "millet-i hâkime" olarak kabul edilmiştir.
Kürtler de tıpkı Türkler gibi Osmanlı'nın asli unsurlarından biri olarak görülmüş, hiçbir dönemde azınlık statüsünde değerlendirilmemiştir.
Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren Kürtlerle yapılan ittifaklar sayesinde, Kürtler hiçbir zaman Osmanlı'ya karşı savaşmamış; bilakis devleti sahiplenmişlerdir.
---Ömer Atalay'ın Torunu Recep Atalay'dan Anlamlı Çaba
Siirt Müftüsü Ömer Atalay'ın torunu Recep Atalay'ın, bu tarihî eserin çoğaltılması ve yaşatılması yönündeki gayretleri kıymetlidir.
Eser, her ne kadar ideolojik değerlendirmeler içerse de, döneminin düşünce yapısını anlamak açısından tarihî bir belge niteliği taşımaktadır.
---Sonuç ve Değerlendirme
Siirt Tarihi adlı eserdeki dil ve kimlik yorumları, dönemin resmi bakış açısını yansıtır.
Bugün hem Kürtçe hem Türkçe, bu toprakların asli ve kadim dilleridir.
Türkler ve Kürtler, tarih boyunca birlikte yaşamış, aynı bayrak altında mücadele etmiş, kardeş halklardır.
Toplumsal birlikteliğin temeli; etnik ayrım değil, ortak tarih, inanç ve kaderdir.
---Çağrı
Elinizde Siirt'in Kürt, Arap ve diğer etnik yapılarıyla ilgili bilgi, belge, anı, fotoğraf ya da yazılı kaynak varsa, bizlerle paylaşmanızı bekleriz.
Bu tür içerikler, yerel tarihin daha doğru ve zengin aktarılması açısından büyük önem taşımaktadır.