14297,41%1,00
42,69% 0,00
50,18% 0,08
5921,49% 0,34
9539,73% 0,61
KUTÜ’LAMARE ZAFERİNİN KAHRAMANI HALİL PAŞA’NIN ÜLKESİNE GİRİŞİ ENGELLENDİ
Mustafa Kemal’in talimatıyla sınır dışı edilen komutanın dramatik dönüş hikâyesi
I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’ye tarihinin en ağır mağlubiyetlerinden birini yaşatan, 15 bin subay ve askeri Kutülamare’de esir alan Osmanlı Ordusu’nun efsanevi komutanı Halil Paşa’nın yıllar sonra Türkiye’ye dönme girişimi, siyasi kararlarla engellendi. Tarihçi Murat Bardakçı’nın aktardığı bilgilere göre, Mustafa Kemal Paşa, Halil Paşa’nın ülkeye girişine kesin yasak koydu.
1916’da Irak Cephesi’nde gerçekleşen Kutülamare Kuşatması, Osmanlı’nın askeri tarihinde gururla anılan zaferlerden biridir. İngiliz General Charles Townshend komutasındaki 15 bin kişilik kuvvet, Halil Paşa’nın komutasındaki Osmanlı birliklerine teslim olmuş, bu zafer İngiltere’de büyük bir şok etkisi yaratmıştı. Halil Paşa, Osmanlı’nın son döneminde “Kutülamare Kahramanı” unvanıyla tanınmış, savaş sonrası ülkenin önde gelen askeri figürlerinden biri olmuştu.
Cumhuriyet’in ilanından sonra Mustafa Kemal Paşa ile Halil Paşa arasında çeşitli nedenlerle görüş ayrılıkları oluştu. Murat Bardakçı’nın ifadelerine göre, Mustafa Kemal Paşa, Halil Paşa’nın Türkiye’ye girişini yasaklamakla kalmadı; Türk dış temsilciliklerinde kendisine yemek verilmemesi yönünde de talimat gönderdi. Ayrıca, ülkeye giriş yapması halinde “derhal sınır dışı edilmesi” emrini diplomatik ve idari kanallara iletti.
Tüm bu yasaklara rağmen Halil Paşa, anavatanına dönme isteğinden vazgeçmedi. Yıllar süren ayrılığın ardından Batum üzerinden Trabzon’a geçmeyi başardı. Ancak bu girişim, önceden alınmış siyasi kararları değiştirmedi. Trabzon’a varışının hemen ardından yetkililer devreye girdi ve Mustafa Kemal Paşa’nın kesin talimatı uygulanarak Halil Paşa Türkiye topraklarından çıkarıldı.
Halil Paşa’nın sınır dışı edilmesi, dönemin siyasi atmosferini ve liderler arasındaki güç ilişkilerini anlamak açısından çarpıcı bir örnek olarak değerlendiriliyor. Bir zamanlar Osmanlı’nın en büyük askeri zaferlerinden birine imza atan komutanın, yeni kurulan Cumhuriyet yönetimiyle yollarının bu şekilde ayrılması, tarihçiler arasında hâlâ tartışma konusu.
Kutülamare Zaferi, İngiliz tarihine kara bir sayfa olarak geçerken, zaferin komutanının kendi ülkesine giremeyişi ise Türk siyasi tarihinin dikkat çeken dramatik olaylarından biri olarak hafızalarda yerini koruyor.
1916 – Irak Cephesi
Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı’nın en kanlı cephelerinden biri olan Irak Cephesi’nde İngiliz kuvvetlerine karşı zorlu bir mücadele veriyordu. 7. Ordu Komutanı Halil (Kut) Paşa, Basra Körfezi’nden Bağdat’a ilerleyen İngiliz ordusunu Kutülamare’de kuşatarak tarihin en büyük teslimiyetlerinden birine imza attı.
29 Nisan 1916’da İngiliz General Charles Townshend, 13 general, 481 subay ve 13.300 askeriyle birlikte Osmanlı’ya teslim oldu. Bu zafer, İngiltere’de büyük bir prestij kaybına yol açarken Osmanlı’da Halil Paşa’nın adını tarihe altın harflerle yazdırdı.
Halil Paşa, bu zaferin anısına orduya gönderdiği mesajda şu ifadeyi kullandı:
“Orduma Kutülamare’deki bu şanlı zaferden dolayı ‘Kut’ unvanını aldım. Artık bana Halil Kut diyeceksiniz.”
Osmanlı’nın çöküş süreciyle birlikte Halil Paşa, çeşitli cephelerde görev aldı, Milli Mücadele yıllarında ise kısa süreli temaslarda bulundu. Ancak Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Mustafa Kemal ile Halil Paşa’nın siyasi ve askeri vizyonları ayrıştı.
Mustafa Kemal, Halil Paşa’yı hem eski İttihat ve Terakki mensuplarıyla olan yakınlığı hem de bazı politik tutumları nedeniyle yeni yönetim açısından “istenmeyen kişi” ilan etti.
Tarihçi Murat Bardakçı’nın aktardığına göre, Mustafa Kemal Paşa, Halil Paşa’nın Türkiye’ye girişini resmen yasakladı.
Bu yasak sadece sınır kapılarıyla sınırlı değildi:
Türk dış temsilciliklerinde yemek verilmemesi talimatı
Herhangi bir şekilde Türkiye’ye giriş yaparsa derhal sınır dışı edilmesi emri
Dönemin Dışişleri ve Emniyet birimlerine bu talimatlar yazılı olarak iletildi.
Yıllar süren uzaklık ve memleket hasreti Halil Paşa’yı durdurmadı. 1920’lerin sonlarında Batum üzerinden gizlice Trabzon’a geçmeyi başardı. Ancak Mustafa Kemal’e bağlı yetkililer bu durumu kısa sürede öğrendi.
Trabzon limanına vardığında karşısında polis ve askeri yetkililer vardı. Halil Paşa, daha karaya adım atar atmaz sınır dışı işlemleri başlatıldı. Mustafa Kemal’in emri doğrultusunda, geldiği yoldan tekrar Batum’a gönderildi.
Bu olay, bugün hâlâ tarihçiler arasında tartışma konusudur. Bazı araştırmacılar, Mustafa Kemal’in Halil Paşa’yı İttihatçı geçmişi ve olası siyasi etkisinden dolayı ülke dışında tutmak istediğini savunurken, bazıları ise bu tavrın kişisel kırgınlıklardan kaynaklandığını öne sürüyor.
Kutülamare gibi dünyayı sarsan bir zaferin komutanının kendi ülkesine alınmaması, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki sert siyasi çekişmelerin ve hesaplaşmaların en çarpıcı örneklerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Halil Paşa, hayatının geri kalanını Türkiye dışında, zaman zaman Avrupa ve Ortadoğu şehirlerinde geçirdi. Kutülamare Zaferi, onun adını ölümsüzleştirdi, ancak yaşadığı siyasi sürgün, askeri kariyerinin üzerine gölge düşürdü.
Bugün Halil Kut Paşa, hem Osmanlı’nın son büyük zaferinin kahramanı hem de yeni Türkiye’nin siyasi çekişmelerinde dışlanmış bir komutan olarak tarihte iki farklı kimlikle anılıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.