Bugün yüreğim enkaz altında Öncelikle siz değerli okurlarım merhaba Yeni güne Yeni haftaya ve yeni eğitim ve öğretim yılına merhaba diyorum sizi en içten dileklerimle selamlıyorum. Evet bugün başlığını attığımız enkazın altında yüreğim kaldı. Ve neden yüreğim enkaz altında kaldığını sizlere birkaç kelimeyle kısa bir anekdotla açıklamak istiyorum. Özellikle günün ve gündemin Türkiye basınına ve dünya basınına, dünya medyasına yansıyan Diyarbakır'da meydana gelen ve gerçekten çok mide bulandıran yani hiç tahammül edilmeyecek bir vakanın ortaya gelmesi yani kısacası 21 ağustos'tan beri kaybolan küçük kızımız narin güran'ın acı dramatiğine hepimiz ülkecne şahit olduk, oluyoruz. Çoğu zaman artık umut var olamadığımız. şu dünyada bazen ara ara yüreğimizi ılımlaştırarak biraz tebessümle Umutla ve Allah'ın ayetlerini hatırlayarak(ümit var olunuz) tekrardan hayata tutunmaya çalışırken ne yazık ki sık sık rastladığımız bu dramatasyonlar insanı hayattan, dünyadan yaşantıdan, insanlıktan da nefret etme seviyesine kadar götürüyor. Şu anki durumda adli tıp kolluk kuvvetlerinin net bir açıklamasının olmamakla beraber kimin yaptığı, kimler tarafından yapıldığı tamamen belli olmayan ama işin içinde bir takım insanların ve bir takım şahıslar tarafından muhakkak ki katledildiği kızımızın derin ve sarsıcı bir acısını hepimiz iliklerimize kadar acısını hissetmekte ve duymaktayız. 8 yaşında hayata gözlerini yeni açan,hayatının baharında değil; en baharının başında olan bir kız çocuğumuzun, yavrumuzun katledilmesine, öldürülmesi demiyorum. katledilmesiyle karşı karşıyayız bu bir insanlık faciasıdır.bu bir umutların enkaz altında kalmasıdır.bu bir psikolojik depremdir. bu bir insanlık suçudur. Peki bu ve benzeri enkazlardan düşüncelerimizi depremden nasıl kurtarabiliriz. Birkaç kelime ile de bunu da dile getirdikten sonra siz okurlarımla buluşturuyorum. Özellikle cehalet hakikatın ışığındaki bir ilimle bir bilimle yenmek mümkündür. Bunu dile getirirken sıradanlaştırılmış bir okumaktan bir eğitimden geçmekten bahsetmiyorum en temel eğitim kurumu olan aile ve özellikle bu eğitim kurumunun en temel çekirdeği olan ailenin yetiştirdiği fertlerde vicdani eğitimin sağlam bir kale ile donatılmadığı müddetçe istediğimiz alanlarda ne kadar Master da yapsak ne kadar doktoralarda yapsak vicdani boyutta kendimizi şekillendiremediğimizde tarih boyunca olduğu gibi gelecekte de her gün karşı karşıya kalacağımız ve yüreğimizin enkaz altında kalacağı aşikardır. bu sebeple ilk eğitim kurumu olan aile çekirdekten vicdani ve merhamet özelliklerini içinde barındıran eğitimini kişinin hayatındaki en temel ve en Başat eğitim şeklinde fertlerine yuvalarına ve çocuklarına aktarmakla mümkündür. Yüreğimizin enkaz altında kalmayacağı günler ve zamanlarda sağlıklı ve huzurlu bir yaşam dilerim.