Allah’a Güvenen Yalnız Değildir: Tarihten Bugüne İlahi Korumanın Gerçekliği
Modern dünyanın kalabalığında boğulurken, insanın iç dünyasında taşıdığı en büyük ihtiyaç, güven hissidir. Güvenecek bir omuz, yaslanacak bir duvar, dar günde tutunacak bir dal… Bu ihtiyaç çağlar öncesinde de vardı, şimdi de var. Ancak güvenilecek merci, her çağda aynıydı: Allah.
Bugün sosyal medyada karşılaştığım sade ama derin anlam yüklü bir görsel, zihnimin koridorlarında yankılandı. Görselde şu ifadeler yer alıyordu:
> “Balık, Hz. Yunus’u sindirmedi.
Ateş, Hz. İbrahim’i yakmadı.
Deniz, Hz. Musa’yı boğmadı.
Allah’a güven, Allah seni koruyacaktır.”
Bu ifadeler sadece birer cümle değil; inancın, teslimiyetin ve ilahi kudretin asırlardır değişmeyen hatırlatmalarıdır.
---Deniz, Ateş ve Balık: Doğanın Dili Allah’a Boyun Eğecek Kadar Hakkı Tanır
Kur’an-ı Kerim'de anlatılan bu kıssalar; birer tarihsel olay olmanın ötesinde, kulluğun doruk noktalarını temsil eder.
-- Hz. Yunus (a.s.), balığın karnında karanlıklar içinde “La ilahe illa ente subhaneke inni küntü mine’z-zalimin” diyerek Rabbine sığındı. İtiraf etti, teslim oldu. Allah, onu affetti ve karaya sağ salim çıkardı.
-- Hz. İbrahim (a.s.), Nemrut’un odun yığınlarıyla tutuşturduğu dev ateşe atıldığında bile, “Hasbiyallahu ve ni’mel vekil” diyerek tevekkül etti. Rabbimiz ateşe, “Ey ateş! İbrahim’e serin ve selamet ol” emrini verdi. Ateş, Rabbini tanıdı; yakmadı.
-- Hz. Musa (a.s.), Firavun’un ordusu ensesindeyken, önünde koca bir deniz vardı. Kavmi endişelendiğinde “Hayır! Rabbim benimledir, bana yol gösterecektir” dedi. Ve deniz, Musa’ya yol verdi.
---Görünmeyen Korunak: Tevekkül Zırhı
Bugünün insanı, başka başka denizlerde boğulmakta, türlü ateşlerde yanmakta ve nice karanlıklarda kaybolmaktadır. Kimi zaman geçim derdi, kimi zaman yalnızlık, kimi zaman hastalık… Her birimiz, modern çağın başka başka sınavlarında yaşam savaşı veriyoruz.
Ancak unutulmamalı ki; o gün balığı yöneten de, ateşi serinleten de, denizi yaran da aynı kudrettir. Allah’tır.
O hâlde bu çağın insanı olarak sorulması gereken soru şudur: Biz kime güveniyoruz?
Bankaya mı? Makama mı? Paraya mı? Statüye mi? Yoksa her şeyin sahibi olan Allah’a mı?
---Gençliğe Not: Dualarınız Boşa Gitmez
Bu yazıyı özellikle genç kardeşlerime ithaf ediyorum. Belki hayal ettiğiniz geleceğe ulaşamıyorsunuz. Belki başarı gelmiyor, insanlar sizi anlamıyor ya da umutlarınız tükeniyor. Ama unutmayın:
-- Hz. Yunus’un duası balığın karnında yankılandı.
-- Hz. İbrahim’in teslimiyeti ateşi serinletti.
-- Hz. Musa’nın imanı denizi yardı.
Sizin de dualarınız ulaşır. Yeter ki Allah’a güvenin, tevekkül edin, sabredin.
---Son Söz: Tevekkül Eden Kaybetmez
Allah’a güvenen bir insan asla kaybetmez. Belki bugün değil, belki yarın da değil ama bir gün muhakkak o sabrın mükafatı gelecektir.
Unutma: Kâinatın Rabbi seni de unutmaz.
> "Kim Allah’a tevekkül ederse, O ona yeter." (Talak Suresi, 3. Ayet)
-- Siirt'in kalbinden, hakikatin izinde…
